Bugün Kendinin Farkında Olabilir Misin ?

Kendinin Farkında Olmak

İnsan mutlak suretle kendinin farkında mıdır ? Kendi köşelerini, sivriliklerini ve yumuşaklıklarını, zaaflarını ve arzularını tamamiyle bilir ve bunların sonucunda kendi davranışlarını öngörebilir mi ?

İnsan kendi potansiyelinin farkında mıdır ? Yoksa sadece bir dev aynası karşısında tiyatro mu oynar ? İstek ve ihtiyaçlarını bilir ve ona göre mi hareket eder, yoksa tamamen rasyonellikten kopmuş mudur, veya bu ikisi arasında bir yerde midir ?

Nacizane bilgi, gözlem ve tecrübelerim doğrultusunda kişisel fikirlerimi paylaşacağım bu yazımda insanın gerçekten kendinin farkında olup olmadığı hakkında biraz laflamak istiyorum sizinle. Ve sohbetimizi yukarıdaki sorduğum sorular üzerinden götürmek istiyorum.

Günümüz insanında, hatta bir tümevarım yapıp genel olarak toplumlara da baktığımızda ortak gördüğüm bir sorundur kendinin farkında olma durumu. Bunun hayatta başarıyı sağlayan temel bir unsur olduğunu düşündüm hep.

Günümüz insan modeli tek bir şekilde tasvir etmek imkansızdır çünkü keskin bir olgu değildir bu. Bizler günümüz dünyasında, sosyal ilişki ve genel yaşam içinde dev aynaları karşısında tiyatro yaparız. O aynanın büyüsü öylesine tatlıdır ki başımızı başka yöne çevirmemize izin vermez. Bu lezzetli dünyada ütopik olarak büyütürüz kendimizi..

Büyütebildiğimiz kadar büyük, hayal edebildiğimiz kadar güçlüyüzdür. O kadar büyük ve güçlüyüzdür ki yaptığımız insani hatalar bize zarar veremeyecek kadar ufak kalır. Bu öylesine bir dünyadır ki aslında dev aynası karşısında yaptığımız bu pandomimin farkında olsak bile görmezden geliriz, göz ucuyla gördüğümüz ayna çerçevelerini hafızamızdan siler, aynanın tam orta noktasına, yani kendimize yoğunlaşmaya devam ederiz.

Benim gözlemlediğim, bunun bize sağladığı ve genel hatlarıyla göremediğimiz en temel sorun şudur;

Farkında olmadan aslında kendi potansiyelimizi öldürürüz.

Osho’ nun bu konuyla alakalı güzel bir gözü vardır;

Eğer sen farkındalıkla yaşarsan, her gün senin için bir altın fırsata dönüşecektir. Her şey senin farkındalığına bağlıdır.

Arkasına gizlendiğimiz dev aynaları bizi zaman içinde köreltir ve uçan bir balona dönüştürür. Uçan balonun ne bir ağırlı ne de dayanıklılığı vardır, ömrü kısa, ağırlığı hafif, hacimsel olarak küçüktür. İçi gaz ile dolu bir balonun gazını kaybettiğinde geldiği nokta, sadece başladığı yer yani şişmemiş halidir.

Kendimizi bir şekilde olduğumuzdan fazla gördüğümüzde yaşayacağımız hüsranın kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu insanı inovasyona kapatan bir durumdur.

Farkında olmak iyileşmenin ve değişmenin ilk adımıdır.

Louise L. Hay

Fıtratımız gereği beynimiz ve düşüncelerimiz, hatta ruhumuz, nefsimiz gibi olgularımız her zaman üstüne gidildikçe genişlemeye veya gelişmeye zorlandıkça gelişir. Bugünün bir çok başarılı insanına baktığımızda onlarda gördüğüm en temel özellik şudur; kendileri için bulundukları noktadan asla tatmin olmazlar, 10 üzerinden değerlendirme yapılsa kendileri belki 8 bile olsalar, 5 olarak hissederler ve kalan 5i bulma mücadelesi verirler. Hatta bazıları öylesine bağlıdır ki bu mücadele aşkına aradığı 5in de ötesine geçip puanlamaları hiçe sayar.

Bunun temelinde yatan en kült fikir zannımca kendimizin farkında olmak. Bununla ilgili yine Sokratesin Savunmasında geçen;

Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.

sözü aslında çok derin bir mana taşımaktadır. Zihnimizi açıp kendimizi geliştirmeye açmanın en temelinde, eksiklerimizi en temiz ve yalın haliyle, tüm çıplaklığıyla görebilmek ve eksikliklerimizde pürüzsüz bir şekilde yüzleşmektir. Bunları görmeye başladığımızda nereden başlayacağımızı belirlemiş oluruz.

Ve inanmak başarmanın yarısı olduğu gibi, nereden başlayacağımızı bilmek, başlamanın en güzel adımıdır 🙂