You are currently viewing Her Gün Sabah 5’te Uyanmak

Her Gün Sabah 5’te Uyanmak

 

Merhaba, başlıktan da anlayacağınız üzere konuşacağımız konu sabah saat 5 de uyanabilmek. Etrafımızdan sıkça duyduğumuz “Erken kalkan yol alır” cümlesinin ete kemiğe bürünmüş hali olan bu alışkanlık için oldukça fazla olumlu ve iyi şeyler duyarız. Etrafımızdan örnekler duyarız; ünlü iş adamları, girişimciler hep erken kalkar güne erken başlarlar ve böylece her şeyi yapabilmek için daha çok zamanları olur denir. Hakikaten de baktığımızda başarılı olan insanların bir çoğu erken kalkma eğilimindedir ve bu genelde saat sabah 5 olur. Peki her gün sabah 5’te uyanmak bu kadar etkili mi? Kendim için deneyimlediğim ve yaklaşık 1.5 haftadır sürdürdüğüm artık alışkanlık haline gelen bu durumu size olumlu ve olumsuz yönleriyle, aslında altında yatan felsefeyle birlikte anlatacağım. Şu an da tahmin edeceğiniz üzere saat sabah 6 (ee yüz diş kahve derken)

Şu an da bile aslında olayın temeline girmiş olduk. Sabah saatlerinde kimsenin ayakta olmadığı bir vakitte kalkıp laptopumun başında yazı yazacak enerjiyi ve beyin çalışmasını nereden buluyorum sizce? -Türk kahvesinin etkisi yok değil tabi- Erken kalkmanın en temelinde bu yatıyor.

Contents

Uyku Çok Önemli

Bunu şöyle düşünün. Bir pil şarj ediyorsunuz ve onun en yüksek kapasitesi ne zaman olur? Tabi ki en dolu olduğu zaman öyle değil mi? İnsan da aslında tamamen bu şekilde çalışıyor. Şimdi ya sen de pil metaforuna zorlamak için hemen tespit yaptın diyebilirsiniz fakat aslında gerçekten bu şekilde işleyen bir mekanizmamız var. İnsan için uyku hayati önem taşır, küçükken büyüklerimizin söylediği uyursan büyürsün gibi kültürel miras gibi resmi bir araştırmaya dayanmadan söylenen bu olgunun altında da aslında bu vardır.

Uyku insan için asla göz ardı edilmemesi gereken, asla 2. plana itilmemesi gereken bir hayati fonksiyondur. Bununla ilgili bilimsel bir çalışma olarak da görülen uykusuz kalma rekoru Aralık 1963 yıllarında 17 yaşındaki Randy Gardner tarafından 11 gün 25 dakika ile rekorlar kitabına girmiş ve ardından bu gibi rekor denemeleri insan fizyolojisine kalıcı hasarlar verdiği için uygun görülmeyip yasaklanmıştır. Uykusuzluğun beyinde halisülasyon görme, sanrılar, sesler duyma, bilinç kaybı, zaman anlamsızlığı gibi bir çok zarara sebebiyet vereceği gözlemlenmiştir. Uykuyla ilgili detaylı bir yazı yazdığımızda bu konuya detaylı olarak değiniriz. Özetle; uyku yaş gözetmeksizin çok önemlidir, asla atlanmamalıdır, 2. plana itilmemelidir.

Bu bağlamda erken kalkmak için vücudu yeterince uykuyla beslemiş olmamız gerekir. Genelde sabah kalkan insanlar mutsuz uyanırlar ve enerjileri çok düşük olur. Bunun temel sebebi gelişen teknolojiyle birlikte insanlığın ve toplumların yeni bir yaşam kültürüne evrilmiş olması, bunun getirileri olarak da eğlence aktivitelerinin sayısının fazlalaşmasıdır. Gece insanların uyanık kalmasını sağlayacak bunca aktivite imkanı varken neden uyuyasınız ki?

Düşmanımız Uzakta Değil!

Öyle ki kendi icat ettiğimiz araçlardan korunmak için yeni araçlar icat ediyoruz. Aklıma gelen en basit örnek mavi ışık filtreli gözlükler. Mavi ışığın temel kaynağı ekranı olan hemen hemen her cihazdır, elimizden düşürmediğimiz telefonlarımız, tabletlerimiz, benim düşüncelerimi sizlere aktarabilmem için sabahın 6sında kullandığım bu laptopun ekranı, televizyonlarımız vb. günlük yaşantımızda artık bir uzvumuz haline gelen bu cihazlar hayatımızı kolaylaştırırken bir yandan da fizyolojimiz ve yaşam şeklimizden bir çok şeyi götürmektedir. Mavi ışık göz kuruluğu, göz yorgunluğu, baş ağırısı, ileri boyutta mide bulantısı yapar. En önemlisi de uyku giderici bir etkisi vardır.

Uyku için vücudumuz melatonin hormonu salgılar ve bu hormon gündüz ışığının olmadığı -yani hep söylenen ve doğru olan karanlık ortamda uyuma olgusun altında yatan sebeple- ortamlarda salgılanır. Ekranlardan aldığımız mavi ışık beyni bu anlamda yanıltır ve hormon dengemizi bozarak bizi daha mutsuz daha gergin ve belki de sinirli yapar. Uykumuzun elimizde olmadığı, gece 12 de yatağa girsek de 5e kadar uyuyamadığınız muhakkak olmuştur. Suçluyu çok uzakta aramamak gerek.

Uyuma Süresi Bu Kadar Önemli Mi?

Uyku hakkında bu kadar anlattım, şimdi gelelim asıl konumuza. Sabah 5’te uyanmak gerçekten avantajlı mı? Bu sorunun cevabını vermeden önce yukarıda da bahsettiğim üzere erken kalkabilmenin ön şartı size yetecek sürede uyumuş olmanızdır. Herkesin uyku süresi değişkendir ve kısa vadede az uyumaya kendinizi adapte edemezsiniz. Bizzat denedim, oluyor ama gerçekten verimsizliği hissediyorsunuz.

Mesela benim uyku sürem 8 saat. Sınav haftamda hem açıktan ayrı bir bölüm okuduğum hem de üstten ders aldığım için çok fazla dersim vardı ve mecburen az uyumak durumundaydım. Yaklaşık 2 hafta günde 5 saat uyudum, gerçek anlamda beyin gücü kaybı yaşadım. Bununla beraber bu fiziksel çöküntüye bile dönüştü. Yorgunluk, halsizlik yaşatıyor ve bu da sizi gerçek anlamda karamsar yapıyor. Duygusal zeka yönünden kendime güvendiğim için stres altında çok saçmalamadan devam edebiliyorum ama bu süreci rahat geçirdim dersem yalan söylemiş olurum. Gerçekten yıprandım. Yani demek istediğim uyku süreniz neyse o kadar uyumanız şart! Aksi sizi yorar ve erken kalkmanın hiçbir anlamı kalmaz.

Sabah 5’te Uyanmak Gerçekten Avantajlı Mı?

Arkadaşlar sabah 5’te uyanmanın en temel olgusu motivasyondur. Biz insanlar yarışmayı, yarış mekanizmalarını çok severiz. Çocukluğumuzdan beri koşu yarışı, yemek yeme yarışı, komşunun oğluyla not ve ders başarısı yarışı, sınıf arkadaşlarımızla not yarışı, takdir belgesi yarışı, üniversitede ortalama yarışı, iş hayatında maaş yarışı, mal varlığı yarışı gibi yarışlara maruz kalır hayatımızı aslında yanımızdaki insanlardan bir adım önde olmak için şekillendiririz. Biz bunu istemesek bile sistem bu hale gelmiştir. Bu da derin bir sosyo-psikolojik analiz gerektiriyor fakat ben yüzeysel olarak felsefesine değinmek istedim.

Yarış Dürtüsü

Erken kalkmanın da temelinde herkesin uyuduğu bir zamanda güne erken başlamanın verdiği tatmin, motivasyon yatmaktadır. Ya sen de ne alaka şimdi kalktın da başın göğe mi erdi böyle düşünüp de kalkılır mı diyebilirsiniz. Uyanırken bunu amaçlayarak uyanmak anlamsızdır ve hatta bunu amaçlayarak uyanamazsınız da yazının devamında buna değineceğim fakat anlatmak istediğim bu dürtü içimizde vardır. Doğduğumuz andan itibaren bize empoze edilen bu “sidik yarıştırma” olgusu içten içe erken kalkmanın da altında yatar. Herkes uyur, siz ayaktasınızdır ve böylece bir şeyleri başarmak için onlardan bir adım daha öndesinizdir. Bu düşünce yapısının doğruluğu temele indiğimizde tartışılabilir fakat bu tetikleyici unsurun motivasyonu harekete geçirdiği aşikardır. Bu anlamda bakınca da erken kalkmanın 1 büyük avantajını yakalamış olduk bile.

Dakik Olmayı Severiz

Uyku zamanınızı kontrol ettiğinizde kesinlikle daha disiplinli ve daha düzenli hissedersiniz. İnsan disiplinli, dakik olmayı arzular. Dakiklik her zaman daha çok sevilir, etrafınızda dakik insanlar görmek bile sizi mutlu edecek odaklanma gücünüzü arttıracaktır. Bir de o dakik kişi siz olunca, inanılmaz bir tatmin duygusu elde edersiniz.

Gündüz Canlılarıyız

Bununla birlikte yukarıda sözünü ettiğim pil metaforu var. İyi alınmış bir uykuyla birlikte uyandığınızda en zinde, en üretken halinizle yataktan uyanmış olursunuz. Afyonunuz daha çarşafı üzerinizden attığınız an patlamış olur. Şunu da diyebilirsiniz; ya o zaman geç yatarım 8 saat mis gibi uyurum öğlen de kalkarım kalkar kalkmaz da aynı enerji de olurum. Cem yılmazın ben bir daha geleceğim esprisi aklıma geldi gif koymak istemiyorum 😀 Olmazsınız arkadaşlar, bunu deneyimliyorsanız zaten bu şekilde olmadığını bilirsiniz bizzat ben de o güruhtandım. Çünkü insan gündüz canlısıdır. Gün doğduğunda gün başlar, hava karardığında gün biter. Biz kendi ürettiğimiz araçlarla bu dengeyi bozuyor olsak da bu atalarımızdan gelen bir durum ve öyle 200-300 yılda değişecek bir şey değildir. Özetle insan için en verimli an günün doğduğu andır, öğlen kötü uyanır, gerçek veriminizden faydalanamazsınız.

Zaman Yavaş Akar

Sabah garip ve açıklayamadığım şekilde zaman daha yavaş akar, bunu erken kalktığınızda hissetmişsinizdir. Garip bir durum ve sanırım yine atalarımızdan gelen fizyolojimizle alakalı fakat net olarak şundandır diyemiyorum. Daha fazla şeyi yapabilecek daha fazla zamanımız olur, sanki izafiyet gibi bir durum yaşatır. Ne diyordu Einstein; “Köz haline gelmiş kömürlerin üzerine basarken bir saniye size bir saat gibi gelir. Ama güzel bir kadının yanında geçirilen bir saat 1 dakika gibi gelir.” Gerçekten de böyledir 🙂 Ve sabah 5’te uyanmak için de bu durum geçerli oluyor. Tüm bunlarla birlikte öznel olarak daha bir sürü avantaj sayılabilir.

Olumsuz Yanı Yok Mu?

Olumsuz yanı olarak söyleyebileceğim şey ise erken yatma zorunluğunuzdur. Sabahları mutsuz, enerjisi düşük ve diğer saydığım problemler içinde uyanmamak için size yetecek uyku süresini uyumanız gerekir. Yatış saatinizi de buna göre ayarlamanız gerekir. Haliyle bir çoğumuzun ayakta olduğu saatlerde siz yatakta olacaksınız. Gecenin o dinamizmini kaçırıyor hissettirebilir. Özellikle pandemi dönemiyle birlikte toplumun genelinde yatağa giriş saatlerinde büyük değişiklikler oldu, insanlar geceleri daha aktif gündüzleri daha geç uyanır oldular. Bu durumda gece aktifliğini kaçırmış oluyorsunuz. Ama bana sorarsanız tüm bu kâr ve olumsuzluk durumunu değerlendirince sabah 5’te uyanmak gerçekten kazanıyor.

Peki Her Gün Sabah 5’te Nasıl Uyanacağınız?

Arkadaşlar bunun için temel olarak bir amaç belirlemenizi öneriyorum. Ben de genel olarak değişen uyku düzeni seyri olan biriydim ve açıkçası pandemi dönemiyle birlikte geç yatıp geç kalkan güruhtan oldum. Fakat kendinize yapabileceğiniz, büyük veya küçük hiç farketmez bir hedef belirleyin. Hedefinizin ne olduğu tamamen sizle alakalıdır ve çok anlam içermesi bile gerekmez. Sadece sizi yataktan zorlanmadan, gerçekten kendi rızanızla çıkartacak bir amaç olmalı.

Kendi amacımı örnek verirsem, ben sabahları kahvemi içtikten sonra esneme hareketleri, amutta durma hareketleri yapıyorum. Genel amacım amutta durabilmek ve şpagat hareketini yapabilmek. Komik gelebilir ama çocukluğumdan beri esnek insanlar çok ilgimi çekmiştir, jimlastikçilere ayrı bir özenim vardır. Sporla da uğraşan biri olarak esneklik benim için motive edici bir amaç. Bodybuildingin kaybettirdiği esnekliği de bu şekilde üstüne koyarak geri kazanmayı hedefliyorum. Bunun için her gün erken saatte kalkıp mental olarak en boş olduğum, en rahat hissettiğim zamanda sakin bir şekilde yaklaşık 1.5 saatlik bir antrenman yapıyorum. Normalde birine para verseniz bile sabah 5’te uyandırıp aç karına acı çekeceği şekilde antrenman yaptıramazsınız.

Bu amaç o yüzden çok önemlidir. Altın kuralın bu olduğuna inanıyorum. Amaç illa spor da değil, ders çalışmak, dil öğrenmek, benim yaptığım gibi blog yazmak, belki sabah yürüyüş yapıp gün doğumu fotoğrafları çekmek, köpeğiniz varsa onu yürüyüşe çıkartmak, evde bir şeyler üretiyorsanız onları yapmak vb. . Size uygun gelen ne varsa onu bulup amaç olarak belirlemek ve o sıcak yataktan gerçekten söylenmeden mutlu şekilde uyanmayı sağlamak. Ama dip not düşeyim,

 

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. – Atatürk

Spor yapmanın onlarca faydasından biri de iyi hissettirmesidir. Spor güzel bir amaçtır, sevin sevdirin 🙂

Özetle, erken kalkan yol alır sözü temelde doğrudur, erken kalkmak için bir amaç belirlemeli ve istikrar göstererek uygulamalısınız. Vereceği tatmin, amaçladığınız şeyin getireceği kazancın yanında ek kazanç olacaktır. Amaçladığınız şey uğrunda erken kalkmak eziyetten ziyade tatmin verici bir durum olacaktır. Alarmsız uyanmamın sebebi de bu sanırım ^^ O zaman şimdiden

Günaydın!

 

Spread the love

Batuhan YALIN

Bilişim tutkunu, girişimci, oyun oynamayı seven, doğa aşığı ve sporla iç içe olan bir dünyalıyım. Araştırmayı, makale okumayı çok seviyorum. Bilgiye aç olmak ne kadar da güzel bir şey.. Doymak bilmiyorsunuz.. 🙂

Bir yanıt yazın